Görevini Yapan Polislere ‘Yurtdışı Yasağı’ ve ‘Denetimli Serbestlik’
Ümraniye’de yaşanan olayda, hacizli olduğu gerekçesiyle trafikten men edilen otomobilini yakan ve polise bıçakla saldıran Y.G.’nin ölümüne ilişkin soruşturmada, 3 polisin ‘şüpheli’ sıfatıyla ifadeleri alındı. İfade veren polis memurlarını mahkeme adli kontrol şartıyla serbest bırakırken, polislere yurt dışına çıkış yasağı ve polis merkezine imza atmaları yönünde karar verildi.
Olaya İlişkin Video İçin Tıklayın
“YAKA KAMERAMIZ AKTİFTİ”
Şüpheli olarak ifadesi alınan Polis Memuru S.B.:
“Necip Fazıl Caddesi üzerinde görev yaptığımız sırada, sağ tarafta yasak yere park etmiş bir aracı gördük, işlem yapmak için aracın plakasını sorguladık. Yakalamalı olduğunu görünce çevre esnafa kime ait olduğunu sorduk, bu sırada Yavuz Genç olay yerine geldi. Yaka kameramızı da aktif hale getirerek kimlik sorduk. Kimliğini de söyleyip, özel eşyalarını araçtan aldı. Biz aracı çekecektik. Bu sırada eşyalarını götürüp geri döndü. Yanıcı bir madde getirip aracın üzerine döktü ve biz engel olmaya çalışınca bize doğru savurdu. Sonra da aracı tutuşturdu. Aracı yanmaya başlayınca biz güvenlik amacıyla diğer araçları uzaklaştırdık. Bu arada çevredeki bir kişi yangı tüpüyle aracı söndürmeye çalıştı fakat, Yavuz Genç bıçakla saldırınca söndüremedi. Yangın iyice büyüdü, araçta patlamalar meydana geldi. Bu sırada itfaiye de geldi. Fakat itfaiyenin de aracı söndürmesine kardeşiyle birlikte engel olmaya çalıştılar. İtfaiyecilere saldırdılar. Biz engelleyince bu kez de bize saldırdılar”…
“KADEMELİ VE ÖLÇÜLÜ GÜÇ KULLANDIM”
“Sakinleştirmeye çalıştık fakat, uyarılara uymayınca havaya, durmayıp bize ve çevredekilere bıçak sallayınca ayaklarına doğru ateş açtık. Fakat yine bıçakla eğilmiş halde herkese bıçak sallıyordu. Kurşunlardan biri boynuna gelmiş olabilir, bir süre sonra refüje doğru gidip yattı. Elindeki bıçakla kendi boynunu kesmeye çalıştı. Yanına giderek bıçağı elinden zorla aldım. Bıçağı aldıktan sonra boynunda yara olduğunu gördüm. Kanı durdurmak için tampon yaptım. Bir vatandaş da bez getirdi, kanamasını durdurmaya çalıştık, sağlık görevlileri gelince onlar müdahale etti. Bu arada çevredeki bir vatandaşın daha yaralandığını fark ettik. Ona da müdahale ettik. Ben kasten vurmak amacıyla ateş etmedim. Benim silahımla yaralanıp yaralanmadığını da bilmiyorum. Etkisiz hale getirmek için ayaklarına ateş ettim. Bana salladığı bıçak montumun sol kol altına değdi. Montum yırtıldı ama bedenime değmedi. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
“POLİSE SALDIRDI”
Şüpheli olarak ifadesi alınan Polis Memuru E.C.:
“Şahıslar aracı yakmış, itfaiye gelmişti. İtfaiye aracı söndürmek isteyince bıçakla saldırıp engel olmaya çalışıyorlardı. Ben sakinliğimi koruyup şahıslara sakin olmalarını söyledim. Bu sırada diğer polis arkadaşlarımız görev yapmamıza engel olan iki şahsa müdahale edip yakalamaya çalıştı. Adem isimli kişiyi tutunca, polisle boğuşup direnmeye başladı. Hatta polisi yere düşürdü. Bu sırada Yavuz isimli kişi de bıçakla polislere, bizim üzerimize doğru saldırmaya başladı. Ben olayı bertaraf etmek için önce havaya, sonra da şahsın ayak kısımlarına doğru ateş ettim. Fakat yine hareketlerini ve saldırgan tavırlarını sürdürüyordu. Eğilerek yerde yatan polise vurmaya çalıştı. Tekrar ayağına doğru ateş ettim. Boynuna nasıl kurşun değdiğini bilmiyorum, hatırlamıyorum. Boyun kısmına ateş etmedim. Ayağına doğru kurşun sıktığımda hala yürüyebiliyordu. Ben görevimi yaptım. Kasten vurmak amacıyla ateş etmedim. Sadece etkisiz hale getirmek için havaya iki-üç el, sonra da ayaklarına doğru iki el sıktım. Fakat durmayınca iki el daha şahsın ayağına sıktığımı hatırlıyorum” dedi.
Hakkında soruşturma başlatılan üçüncü polis memuru A.G.’nin ise, ağabeyinin vefatı nedeniyle daha sonra ifade vereceği öğrenildi.
ŞÜPHELİ POLİSLERE ‘YURTDIŞI YASAĞI’ VE ‘DENETİMLİ SERBESTLİK’
Savcılık, üç polis memuru için de yurtdışı çıkış yasağı ve karakola imza atmaları şartıyla, adli kontrol talebinde bulundu. Polis memurları soruşturma tamamlanıncaya kadar adli kontrol şartlarına tabi olacak.
DEĞERLENDİRME
Son zamanlarda polisin görevi sebebiyle karıştığı adli konularda mahkemeler çok ilginç kararlara imza atmaya devam ediyor.
Söz konusu Ümraniye olayına bakacak olursak; konusu idari bir ceza gerektiren yaşanan bu olayda, şahıslar trafik polisine görevini yaptırmadığı gibi kendi aracını yakmak suretiyle, kamu güvenliğini de tehlikeye sokmuştur. Devam eden olayda şahıs, olayın seyrini değiştirecek bir eyleme başvurarak, silah olarak değerlendirilecek olan bıçağı kullanmak suretiyle; önce yanan aracı söndürmeye çalışan itfaiye ekiplerine daha sonra polislere saldırıyor.
“PVSK YOK HÜKMÜNDE”
Bıçaklı saldırı üzerine, polisler pvsk madde 16 gereği zor kullanım koşullarına riayet ederek ölçülü bir şekilde şahısa müdahale ediyor. Etkisiz hale getirilemeyen şahısa silahla müdahale ediliyor. Şahısın bir polisi bıçakla yaralamaya çalıştığı ve polisin üniformasının kesilmesi, bir polisin ise boğazına bıçak dayaması üzerine; kanunların verdiği yetki ile atışların bir sonraki kademe olan ‘öldürücü güç’ olarak devreye girmesi meşru iken, polisler ise ‘cana kast’ konusu olan bir olay karşısında mahkeme kararlarını düşünerek, şahısın ayak bölgesine ateş etmeye devam ediyor.
POLİSİN MEŞRU MÜDAFAA HAKKI YOK
TCK 25’e göre olay anında meşru müdafaa hakkı doğduğu halde, polisler mahkemede kimsenin kendilerinin arkasında durmayacağını ve kendisi avukat tutmadığı sürece, avukat desteği olmadan kendisini savunması gerektiğini bildiği için maalesef müdahalelerde ‘zayıf’ kalmaktadır. Vatandaşın bile meşru müdafaa hakları var iken, polise özellikle görevi sebebiyle karıştığı bu konudan dolayı meşru müdafaa hükümlerinin neden uygulanmadığı kafalarda soru işareti oluşturuyor. Savcılık makamının bu noktada ‘adli kontrol şartı’ talebini anlamak mümkün değildir.
YARGILAMA DEVAM EDİYOR
Polis, görevi dolayısıyla karıştığı adli olay neticesinde bağlı bulunduğu kanun maddelerine istinaden yargılanmıyor. Kamu görevlisi sıfatının yanına ‘polis’ sıfatı eklenmediği müddetçe, sorunlar artarak devam edecektir. İlk evrede olayın çıkış şekli, mahiyeti ve sebep-sonuçları ‘polislik’ bakımından incelenmelidir. Daha sonra görevli polisin, yasal yetki ve yetkinliklerinin kanuna uygunluğu değerlendirildikten sonra yargılama safhasına geçilmelidir. Bu süreç ayrılmaz bir bütündür.
MÜDAFİ GÖREVLENDİRİLMELİDİR
Görevinden dolayı herhangi bir adli konuda soruşturma geçiren polise, talep etmesi halinde emniyet tarafından avukatlık hizmeti sağlanmalıdır. Bu hizmet, zor koşullarda görev yapan polisi psikolojik olarak rahatlatacaktır. En ufak suça karışmış olan kişiler bile mahkemeye 2-3 avukatla katılırken; polis, tek başına kendini savunmak durumunda bırakılmamalıdır. Kurumsal yapıya uygun, bir avukat sistematiği oluşturulmalıdır.
GÖREV YAPILAMAZ HALE GELİNDİ
Mahkemenin, polislere yurtdışına çıkış yasağı ve polis merkezine imza atılması yönündeki tedbir kararı skandaldır. Polise, görevi dolayısıyla kamu güvenliğini sağladığı için ve yasalardan doğan pvsk hükümlerini, aynı zamanda meşru müdafaa hükümlerini uyguladığı için herhangi bir ceza verilmesi kabul edilemez. Emniyet Teşkilatı çalışanlarını yargılama usul ve esasları, kapsamlı bir şekilde incelenmelidir.
Polis bıçakla şehit olsaydı “polisimin yanındayım” diye Tweeterda tag açarlardı. Bıçakla saldıran birine o kararı veren hakim sokakta karşılaşsa ne yapardı acaba?
Konu daha nasıl özetlenir bilemiyorum, meslektaşlarıma Allah kolaylık ve sabır versin, orda çekilen bıçak yapılan saldırı polise yani devletedir, müdahale konusunda kanun, yönetmelik bizden yana ne zaman olacak acaba.
Yazık valla görev yapmıyorlar silah kullanmıyolar diye laf yapanlar bunları görmüyor memuru iş yapamaz hale getiyorlar