EMNİYET TEŞKİLATININ 179. KURULUŞ YILINDA HALÂ ZULÜM SİSTEMİNDE ÇALIŞMAK
Bugün 10 Nisan, Emniyet teşkilatının 179. Kuruluş yıldönümü… 179 yıl önce kurulan teşkilatımız zor şartlarda insanüstü görevler yaparak Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyetin ilk yıllarına geçişte önemli roller üstlenmiş.
Pekiyi aradan geçen 179 yılda çalışma sistemi ve özlük hakları olmak üzere, YANİ YAPISAL OLARAK çok şey değişmiş mi?
Pek zannetmiyorum.! Yıl 2024 olmasına rağmen hâlâ Emniyet teşkilatının genelinde çok yoğun çalışma olduğunu, çalışmanın karşılığının da maddi ya da izin olarak ödenmediğini bu konularla ilgili şikayetler geldiğini görüyoruz. Aynı zamanda çok kolay tayinler çıkartılıyor. Hatta bu tayinler personele baskı aracı olarak kullanılıyor.
Polisler bugün burada göreve başlarken akşam görevi nerede bitireceğinin belli olmadığı bir sistemsizlik içerisinde çalışıyorlar…
Yani sistemi olmayan, sistemsiz bir teşkilat olduğunu ve bunun da meslektaşlarımızı yorduğunu, hırpaladığını artı bu görev yoğunluğunu mobbinge döndüren, baskıya döndüren idareciler olduğunu biliyoruz.
Bu adaletsizlik ne yazık ki giderilmediği gibi giderilmesi de düşünülmüyor. Bu şartlarda çalışan polislerin yorulduğunu, hırpalandığını ve sürgün tehdidi yaşadığını görüyoruz.
Yine, Polislerin içine attığı bir çok şey olduğunu ve bu içine atmaların da bir yerde patlak verdiğini ve patlak veren şeyin sonucunda da bazı meslektaşlarımızın ne yazık ki bu kabul etmediğimiz yolu seçtiğini görüyoruz.
Bugün ister İzmir ister Kars’ta çalışsın hiç fark etmeksizin sabah mesaiye başlayan bürocu dediğimiz sabah 8,5 akşam 5,5 gündüz personeli ile akşam 7’ye kadar çalışan polisler ay başı geldiğinde aynı maaşı alıyor.
Yani gece fazla çalışan personel için ekstra bir para yok. Bu sebepten dolayı maaş da da bir adaletsizlik var. Bu adaletsizlikler ne yazık ki giderilmediği gibi giderilmesi de düşünülmüyor.
Mesleğe gündüz çalışan bir personel olarak başlayıp gece bir saat bile çalışmadan emekli olan ile ömrünün yarısından fazlası gece çalışmasıyla geçmiş personel emekli olurken aynı maaşı alıyor. Burada bir yanlışlık var. Bu yanlışlığın giderilmesi düşünülmüyor bile.! Hatta bunu yanlış olarak dahi görmüyorlar. Emniyet teşkilatının en büyük yanlışı budur. Kendi içinde adaletsizlik var…
Polisi asli görevinin dışında çok fazla çalıştırıyorlar.
Emniyet teşkilatı personel sayısı olarak Avrupa standartlarının üzerine çıkmış durumda… Polis açığı falan yok. Polisi ergonomik kullanmama sorunu var.
Ergonomik kullanmadığı yetmiyor gibi polisi asli görevinin dışında çok fazla angarya görevlerle çalıştırıyorlar. Mesela belediyenin, zabıtanın işini polise yaptırıyorlar.
- Yüzyıldayız her şey bir tık uzağımızda. Ancak hala adres tespiti için en az 4-5 karakolu olan küçük bir ilde dahi 15-20 personeli adres tespitine harcıyoruz.
Hayvanlarla ilgili HAYDİ diye bir birim kuruyoruz. Bize ne HAYDİ’den? Bu iş belediyenin işi… Bizim ne işimiz var burada?
Yine personelin amacı dışında istihdam edildiği toplum destekli polislik, bir nevi mahalle polisi yani… Bu sadece sadece göz boyamaktan başka hiçbir işe yaramayan ve Türkiye genelinde ortalama 20-30 bin personel görevlendirilen şubenin ne gereği var?
Personel eksikliğimiz yok. Personeli hoyratça plansız kullanma sorunumuz var. Bu da eskilerden kalan hala insani önlemlerle polislik yapma anlayışından geliyor. Her karakolun önünde polis nöbetçisi duruyor. Hem nöbetçiye yazık hem de diğer personele yazık. Personeli daha verimli kullanabiliriz. Artık teknolojimiz ilerledi. Canlı kameralar, alarmlı kameralar, silaha duyarlı kameralar dronlar vs. varken nereden baksan 30-40 bin personeli nöbetlerde harcıyorsunuz.!
Bütün bunları topladığınızda görüyorsunuz ki çok büyük ölçüde angarya iş yapan polis asli görevini yapan polisten fazla.!
Soruyorum: Bu böyle nereye kadar devam edecek?
Faruk Sezer
Emniyet-Sen Genel Başkanı